Mercan Kapısından Geçen Dalgalar

Okyanusun en derin noktalarından birinde, gözle görülmesi zor ama kalple hissedilen bir ülke varmış. Bu ülke, Mercan Kapısı’nın ardında başlar ve sonsuz mavi içinde uzayıp giderdi. Adı Renkli Balıklar Ülkesi’ymiş çünkü burada yaşayan her balık, gökkuşağının farklı bir tonuna sahipmiş.
Her biri pullarında bir renk taşırmış: bazıları maviyle huzuru, bazıları sarıyla neşeyi, bazıları kırmızıyla cesareti simgelermiş. Ülkenin kuralları çok basitmiş: Renklerin bir anlamı vardır ve her anlam paylaşılmak içindir.
Ancak bir sabah, suların rengi solmaya başlamış. Mercanlar matlaşmış, yosunlar suskunlaşmış. Balıklar göz göze geldiğinde eski ışıltı yerini belirsiz bir gölgeye bırakmış. Suyun altındaki bu değişimin sebebi kimse tarafından bilinmiyormuş.
Kayanın Ardındaki Işık
O ülkenin en meraklı balığı Minu’ymuş. Minu, turkuaz renkte, kuyruğu yıldız biçiminde ışıldayan küçük bir balıkmış. Suyun renginin neden değiştiğini anlamaya kararlıymış. Geceleri diğer balıklar uyurken, o sessizce yüzüp okyanusun derinliklerine inmeye başlamış.
Bir gece, dev bir taşın ardında zayıf bir ışık parıldadığını fark etmiş. Oraya yaklaştığında bir oyuk görmüş. Bu oyukta, mercanların içine sıkışmış, solgun ama hâlâ parlayan bir inci varmış. İnci etrafına ışık veriyor ama taşın içine hapsolduğu için bu ışık ülkenin derinliklerine ulaşamıyormuş.
Minu hemen anlamış: bu inci, ülkenin kalbiydi. Eskiden Renkli Balıklar Ülkesi’ni aydınlatan ışığın kaynağıymış ama artık sıkışıp kalmış.
Sessiz Karanlığın İçinden Gelen Tehdit
Minu, bu sırrı çözmüş olsa da onu kurtarmak tek başına mümkün değilmiş. Ülkenin en yaşlı balığı olan Sedef Dede’ye danışmaya karar vermiş. Sedef Dede, binlerce yıl yaşamış, kabuğu hikâyelerle dolu bir deniz kaplumbağasıymış. Minu’nun anlattıklarını dikkatle dinledikten sonra, derin bir iç çekmiş:
“O inci, yalnızca tüm renklerin uyumuyla serbest kalabilir. Ama ne zamanki balıklar birbirini anlamamaya başlar, o zaman inci sıkışır. Son günlerde ülkemizde birlik azaldı, herkes kendi rengine kapıldı.”
Minu başını eğmiş. “Ne yapmalıyız peki?”
Sedef Dede gözlerini yavaşça kapamış. “Her renkten bir balık toplanmalı. Birlikte inciye dokunurlarsa, ışık serbest kalır. Ama bu, zorlu bir yolculuktur. Çünkü o kayayı sadece birlikte yüzerek geçebilirsiniz.”
Renklerin Buluşması
Minu hemen harekete geçmiş. Önce sarı pullu neşeli Zumi’yi bulmuş. Sonra sakin mavi balık Nala’yı. Ardından cesur kırmızı Kanat, yeşil bilgelerden biri olan Tiko ve mor renkteki gizemli dansçı Kira’yı. Her biri farklı bölgeden, farklı düşünceden balıklarmış. Başta anlaşmakta zorlanmışlar.
Kanat, “Ben yolun en hızlısıyım, neden siz beni yavaşlatıyorsunuz?” demiş. Nala, “Sakin olmadan hiçbir yere varamayız,” diye karşılık vermiş. Zumi araya girip şarkı söyleyerek ortamı yumuşatmış.
Minu sabırla, her birini bir arada tutmaya çalışmış. Onlara hatırlatmış: “Biz ancak birlikte yüzdüğümüzde renk oluruz.”
Günler süren tartışmalardan sonra, nihayet suyun altında bir uyum oluşmuş. Farklı renklerdeki balıklar, aynı ritimle yüzmeye başlamış. Kuyruklarının hareketi, suda bir gökkuşağı çizmiş.
İnci Serbest Kalıyor
O büyülü gece, hepsi birlikte kayaya ulaşmış. Her biri kendi rengini inciye dokundurmuş. İlk başta hiçbir şey olmamış. Ama sonra, yavaş yavaş taş çatlamaya başlamış. İnci, içinden yükselen bir titreşimle suyu aydınlatmış. Mavi, kırmızı, yeşil, mor, sarı… Hepsi birlikte suya yayılmış.
Mercanlar eski rengini geri kazanmış, yosunlar dans etmeye başlamış. Deniz kabuklarının içinden melodiler yükselmiş. Ülke yeniden ışıkla dolmuş.
Minu ve arkadaşları inciyi merkeze taşımış. Artık inci serbestti ama onu koruyacak olan şey sadece taş değil, balıkların arasındaki bağmış.
Yeni Bir Işığın Doğuşu
O günden sonra Renkli Balıklar Ülkesi’ne yeni bir kural eklenmiş: “Farklı olmak, eksik olmak değildir. Renkler bir araya geldiğinde anlam kazanır.”
Minu ve arkadaşları, ülkede “Renk Koruyucuları” ilan edilmiş. Onlar artık yalnızca suların değil, dostluğun da rehberleriymiş. Ne zaman ülkede renkler solmaya başlasa, bir araya gelip inciyi hatırlatırlarmış.
Ve okyanusun derinliklerinden biri suyun yüzeyine baktığında, gökkuşağını andıran balık sürülerini görürmüş. Onlar hep birlikte yüzdüğünde, su sadece mavi değil, umutla da dolarmış.
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorum Yapın